Bir Çatalın Penceresi
İki çorba kaşığı kan ve bir duble Macallan
Biri çatal bıçağın yerini değiştirsin!
Sen dinlen, baba
Hayır be adam!
Hiç yoktur ki acımaları (vardır bazenleri)
Kırıntıları kalır bize
ona ne şüphe!
Ya şuradaki cılız kılkuyruğa ne demeli?
Bir yavrunun çatırdar mı dişleri
ne anlasın o sıkmaktan!
Sana gelince
günahın olmadığını biliyorum
hiç eğilmedin oraya
Orada doğdun
Duy!
Orada gebereceğini bile bile
İlk ve ebedi soluğun kucağındaydı
Daha kaç defa söyleyeceğim?
Bayatlamış kurşuni pantolonun bollaşmış iyice
hay senin yaşına!
bir kendine miydi o Tanrı?
Püsküyen ellerim bir parça kereste
Kılçığım kırık!
Topuğum ise pek
Gece çıkan bir Gark’ın ardından
her gün tekrar doğuruyorum kendimi
Yine ve yeniden
Duymuyor mu o?
kuzusuymuş sözde, O’ndan olsa olsa koyun olur!
topla müritlerini, sözde Anemonlarını ekiver
Yüreği mi hıçkırıyormuş?
söyleyin, silsin ayak izini
Sana dinlen demedim mi, baba?
Ha!
yine mi acıktı karnın
Üzgünüm
Beni bağışla