Pirinç Taneleri
Yaban bir topraktı
Öyle sakin
Öyle bakirdi ki sesi çıkan o ince ve kesiksiz soluğumdan tiksindim
Nefesim her bir zerresinde batıyor ve eziyordu
Başımı eğdim ve kokladım leş
Göğe kaldırdım yüzümü leşten beter
Kıvrılsaydım köşesine ve bekleseydim eğer
Annem üstümü örter miydi?
Tanıdık bir hiç gibiydi ama
Hiçbir şeye ihtiyacım vardı
Hiçbir şeyin ümidine kapılmam,
O akıntıda sürüklenmem gerekiyordu
Dizlerimi kendime çektiğimde
Birbirine değen et parçalarımı sökmek istiyordum
Belki kantaron dikerdim
Sadece benliğimden geriye kalan bir kırıntı kibir direndi buna
Yaptı da ne uğruna sanki!
Ne kurtaracaktı O’nu
Kimin haberi vardı ondan
Bir sprezzatura!
Ensemdeki peslikle tekrar eğdim başımı
Yere iyice işledi nüfuzum ama
Nasıl unuturum?
Ne ahmak bir kadınsın sen
Çoktan eve dönmüştür!
En iyisi pirinç tanelerini yıkayayım