Zaman Geçtikçe
Zaman geçtikçe anneme, babama ve kardeşlerime daha çok benzerken buluyorum kendimi.
Her yaş aldığımda daha da fazla hissediyorum bunu. Yazdığım her hikaye, söylediğim her
kelime, kurduğum her cümle, çektiğim ve çekindiğim her fotoğraf hatta harcadığım her
parada bile fark ediyorum bunu. Ben sanki yaşayan bir kişi değil de onların oturup
oluşturduğu, her parçası farklı bir andan oluşan renkli bir mozaik olarak devam ediyorum
hayatıma.
Ama merak etmeden de duramıyorum, acaba annem kadar affedici olabilecek miyim
etrafımdakilere karşı? Kendimde o asaleti bulabilecek miyim bir gün? Kalbimin en karanlık
odacıklarına gömdüğüm ve sakladığım bu siyah acıları serbest bırakabilecek miyim? Bu
yükler kalbimden çıkıp omuzlarımdan yavaşça kayarken nefes alış ve verişlerim de aynı
yavaşlıkla hafifleyebilecek mi? İçimde tuttuğum onca nefret yerini huzura bırakacak mı? Ya
da affettiğim insanlara hiçbir şey yaşanmamış gibi tekrar güvenebilecek miyim sığınacak bir
liman aradığımda yoksa onlara olan güvenimi kaybederek asla çıkamayacak mıyım
zindanımdan? Ruhum kendi kendine inşa ettiği bu kuleye gün ışığı almayı kabul edecek mi
mesela? Sanmıyorum
Ya da babam kadar güçlü, sağlam ve yıkılmadan durabilecek miyim hayatın bana getirdiği
tüm zorluklara? Onun kadar ayakları yere sağlam basan, etrafındaki insanların canının
acımaması için hayatın getirdiği tüm zorlukları taş gibi göğsünde yumuşatan bir insan
olabilecek miyim? Oyun oynarken en sevdiğim oyuncağımı çalan bir insan ertesi gün tırnağı
kırıldı diye ağlayarak yanıma geldiğinde yine de ona aynı gözle bakarak yardım edebilecek
miyim mesela her şeye rağmen? Birisi bana ne yaparsa yapsın, en ufak bir aksilikte tüm
yüzsüzlüğü ve şeytan kalpliliğiyle kapıma geldiğinde ona yardım edecek gücü kendimde
bulabilecek miyim? İnsanlar hata yaptığında hiç düşünmeden arkalarında benim gibi birinin
olduğunu düşünerek rahat bir nefes alabilecek mi, sorunlarını çözeceğime inanacaklar mı ne
hata işlerlerse işlesinler? Sanmıyorum.
Ya da kardeşlerim, onlar kadar iyi miyim sahi ben? Onlar kadar başarılı mıyım, etrafta gururla
bahsettikleri o kişi miyim bende? Bir konuda kendimi tamamen geliştirene kadar o işin peşini
bırakmamayı ne zaman öğreneceğim onlar gibi, zorlukların üzerine gitmeyi. Her yönden
insanların imrenerek baktığı bir insan olmayı mesela. Ya da bana her ulaşmak istediklerinde
orada, onların yanında olmayı başarabilecek miyim? Onların yol göstermek konusunda en çok
güveneceği insan olmayı, onlarla birlikte büyümeyi nasıl halledeceğim? Ne olursa olsun, ne
yaparlarsa yapsınlar her zaman arkalarında olacağımı nasıl hissettireceğim onlara? Her açıdan
onlar gibi olmayı başarırsam eğer, o gün mü kazanmış sayacağım kendimi yoksa kendi
yolumu kendim çizdiğim zaman mı?
Ya da belki bunları hiçbir zaman başaramayacağım, hiçbirini hem de. Ama bunların önemli
olmadığını, önemli olanın kendi sesini bulmak olduğunu, ‘başarı’ tanımının herkes için farklı
olduğunu kabullendiğim zaman mı kazanacağım? Ya da belki benim yolum hepsininkinden
farklıdır ama onlarınki ne kadar önemliyse benimki de o kadar önemlidir yahu. Peki ben bu
gerçeği kendi içimde ne zaman kabulleneceğim? Ya da kabullenebilecek miyim?
Sanmıyorum.