ALAZ
DURU
Alaz her günkü gibi erkenden kalkıp işe gitmişti. Gittiği şirkette babası kurucuydu. Oğlunu şirketin başına geçirmeyi istiyordu çünkü artık yaşlanıyordu ve bir vasiye ihtiyacı vardı. Alaz şirketin başına geçmek istemiyordu, hep aynı işleri yaparak hayatını harcamak istemezdi. Babasına bunu söylemeye cesareti yoktu. Babası çok katı ve disiplinli biriydi. Artık gerçekliğe döndüğünde, yine aynı kişiler onu aynı şekilde selamlamıştı ve Alaz da yine aynı şekilde karşılık vermişti. İşini bitirip eve gittiğinde yemeği önündeydi. Onun yemek hazırlamasına gerek yoktu çünkü yemeği önüne koyacak bir hizmetçisi vardı. Küçüklüğünden beri insanların imrendiği bir hayatı vardı: varlıklı bir ailesi, başarılı bir okul hayatı, güzel bir yüzü ve çokça arkadaş çevresi. Bazı arkadaşlarıyla hala görüşüyordu. Yani anlayacağınız iyi bir hayatı vardı ama Alaz bu hayatı yaşamak istemiyordu çünkü artık bıkmıştı. Hayatını sorgulayarak geçiriyordu. Herhangi biri Alaz’ın yerinde olsaydı hayatı sorgular mıydı bilmiyordu ama o yine de hayatı sorgulardı çünkü hayat sorgulanmak için vardı. Hayatı sorgulamadan geçerse boş bir hayat geçirip öleceğini düşünürdü. Bazı insanlar hayatlarını hiç sorgulamazdı. Genelde bunlar cahil insanlar veya hayatlarını hep aynı düşünceyle kısıtlayanlardı. Bazen anlamsız yerlerde aklına şu soru gelirdi: İnsanlar ne amaç uğruna yaşıyordu? İnsanlar neden kısa bir mutluluk için hayatlarını yıpratıyordu ki? Alaz gerçek mutluluğu bulamamıştı, daha kendini bile bulamamıştı ki mutluluğu bulabilsin. Ayrıca, o ölümden korkmazdı; ölümden sonraki bilinmezlikten korkardı. Alaz karar vermişti artık. Babasına ve annesine işin başına geçmek istemediğini ve artık bu hayattan çok sıkıldığını onlara anlatacak ve sıkılmadığı kişilerle sıkılmadığı yerlere gidecekti. Babasından çekinse bile o akşam ne yapmak istediğini anlattı. Babası ve annesi bunu pek hoş karşılamadı. Babası, Alaz giderse şirketin başına kimin geçeceğini sordu. Alaz tabii ki bu soruya hazırlanmıştı. Babasının istediği cevaplar vermeye dikkat etti. Ailesini ikna etmeyi başarmıştı. Babası ne kadar disiplinli biri olsa da özünde iyiydi. Yurtdışına seyahat etmeyi planlıyordu. Oradan bir ev satın alıp 8 yıllığına dünyayı gezmek, yeni insanlar tanıyıp, yeni yerler görmek istiyordu. Ne derler ölümün onu beklediği yere kadar.