GÖLGEMİN NOTLARI ÇİÇEK İMCİK
Tahir'in, her şeyden habersiz kendini cezalandırdığı ömründen pek çok yıllar geçmişti. Cesaretini toplayıp, öfkesinin yerini pişmanlığın aldığı günlerden birinde biriktirmiş olduğu mektupları aldı önüne yığdı.
Fatma Hanım'ın vefat ettiğini biliyordu. Cenazeye katılmayı aklından geçirse de büyümüş serpilmiş kızını görmeye ne vicdanı ne yüzü olmadığından Bursa yolundan geri dönmüştü. Bu hayatta bi başına kalmanın, kokusunu bilmediği evladının yükünü daha fazla hissetmişti artık. Ama onca yıl sonra elinden gelen tek
şey kendini cezalandırmaktı.
Mektupları okumaya başladı. Sırasıyla okudu her birini tekrar okuyup kapkara olmuş ciğerlerine bi duman daha çekti. Aynur büyümüştü, geçimini sağlamak için bir fabrikaya girip eli iş tutmuştu genç başına. Okuma yazma bilecek kadar kalem tutan eli artık iplikler bobinler tutuyordu. 80'li yılın başında fabrikadan ustası olan Zülfü ile hayatını birleştirmiş daha doğrusu kimsesiz bir kadın hâliyle yaşamanın zor olduğuna
karar verip başında bi erkek olsun istemişti. Bütün bunları, ahbabının seneden seneye gönderdiği mektuplardan öğrenmişti. Postacının geçtiğimiz sene eline verdiği mektubu da bitirdikten sonra dün eline ulaşan mektuba geçti. İlk defa bir mektubu bu kadar bekletmeden sarartmadan açtı. Soyundan, hayatta kalan tek insanın, kurumakta olan soyu devam ettirdiği yazıyordu. Üstelik iki erkek çocuğu ile. Aynı
anda iki erkek evlat dünyaya getirmişti 20 yıldır yüzünü görmediği Aynur'u. Hayat çok garipti şimdi daha da garipti. Dünyaya gözünü açmak için anasını mezara gönderen kızı şimdi 2 erkek doğurmuştu.
Bu defterin sayfaları eksik. Yazıp koparmış olmalı. Belki 10 yıl geçmişti; babasından yadigar, karısının hatıralarını bıraktığı evinden ayrılmasının üstünden. Belki de mektupların devamına dayanacak gücü yoktu.
2
Taşınıp gitmişti uzaklara. Uzak dediğin de İstanbul için her yer uzak diğer mahallesine göre. Kalabalık şehrin dinmeyen gürültüsünde hepi topu diğer yakasına geçmişti. Emekli de olmuştu artık. 40 yıl olmuş muydu Elif'ini kaybedeli? Artık yılları da saymayı bırakmıştı. Kızının akıbeti nereye doğru gitmişti? Bunu bilmemek için kaçmıştı her şeyden. Şimdilerde duyduğu pişmanlık kat kat artmıştı. Bir ömrü neden böyle perişan etmişti? Yaşanacak güzel günler varken şimdi ne kadar günleri kaldığını düşünüyordu. Kendi hayatıyla birlikte günahsız yavrusunun da hayatını çalmıştı elinden. Bunun ne affı vardı ne de telafisi. 60 yaşına gelmişti bile. Koca bir ömür bitmişti yalnızlık içinde. Cezayı hak ediyordu, kendini cezalandırmıştı farkında
olmadan.
15 yıllık odamda ömrümün bittiğini anlıyorum artık. Ben Akif, yıllarca çocukların hayatlarına dokunup kendi hayatımı kirleten bendeniz Akif Hoca. Yıllarca gölgem olan vicdanımın yazdırdığı deftere bile dürüst olamadım. Bu kadar aciz biriyim işte. Ölümümden sonra bana duydukları saygıyı yerlere atmalarından çekindim. "Vayy be, ne haysiyetsiz adammış" diyerek ruhuma okuyacakları Fatiha'dan vazgeçmesinler
istedim. Onurlu yaşamadım hayatı, onurlu öleyim en azından. Dürüst bi şekilde "korkak" olmadan göçeyim.
Tahir'i tanımam etmem , sadece adını ve kesik bacağını bilirim. Tahir'in kızı bazen gelir, benim Aynur'um nerde kim bilir?